Ana içeriğe atla

Kurum İçi ve Kurum Dışına Yönelik Araçlar İçin Yazım İlkeleri

Bir halkla ilişkiler yazarının temel görevlerinden biri kontrol edilen ve edilemeyen bilgileri yönetebilmektir. Halkla ilişkiler uzmanı aynı zamanda yazılı iletişim kanallarına da hakim olmalıdır. Dolayısıyla reklam ve konuşma metinlerini yazabilmek için iyi bir genel kültür birikimine sahip olmak, dili etkili bir şekilde kullanmak gereklidir. Kurumların medya ile etkileşime geçtiği iletişim kanalları 3’e ayrılmaktadır. Bunlar basılı, elektronik ve sözlü iletişim kanallarıdır. Basılı medya, yazılı iletişim üzerinden gerçekleşmektedir. Yazılı iletişim, kurumların halkla ilişkiler faaliyetleri için en çok kullandıkları iletişim türlerinden biridir. Kurumların hazırlamış oldukları gazete, dergi, afiş, el ilanı, broşür, insört basılı iletişime verilebilecek örnekleri oluşturmaktadır. Bu örneklerin hepsi hedefledikleri kitlelere bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Yazılı iletişim; kalıcı olduğu, bir bütünlük sağladığı ve üzerinde değişiklikler yapılabildiği için sözlü iletişime oranla daha fazla tercih edilmektedir. Basılı iletişim araçları çeşitli avantaj ve dezavantajlara sahiptir. Hedef kitleye birebir ulaşılabilirliği, uzun ömürlü olması, internetin olmadığı yerlere bile erişebilmesi basılı iletişim araçlarının avantajını oluşturmaktadır. Basılı malzemelerin dağıtım maliyetinin yüksek olması, malzemelerin hazırlanması için uzun süreye ihtiyaç duyulması, basılı iletişim araçlarının dezavantajlarını oluşturmaktadır. Basılı araçlar; hikayenin uzunluğu, yayın süresi, röportajlar açısından da radyo ve televizyonlardan farklılık göstermektedir.
Kurumun yayınlarını hazırlayan halkla ilişkiler uzmanlarının önceliği yapılacak faaliyetlerin hedef kitlesini belirlemektir. Öncelikle bu kesimin kurum içi personele mi yoksa çözüm ortaklarına mı yönelik olacağı belirlenmelidir.  Daha sonra yayın sayısının ve içeriğinin belirlenmesi gereklidir. Yayınların ne sıklıkta yayınlanacağına karar verilirken hedef kitleyi fazla mesaj bombardımanına tutmamak gereklidir. Yayınların renkli mi yoksa siyah beyaz mı olacağı, yayınların parayla mı satılacağı, dağıtımın nasıl gerçekleştirileceği konusundaki kararların da verilmesi gereklidir. Kurumlar, hazırlamış oldukları yayınlarda kurum haberlerine, kurumu ilgilendirebilecek alanlardaki haberlere ve okuyucunun dikkatini çekmek için eğlendirici hikayelere yer vermelidir. Kurum yayınlarının bir parçası olan kurum gazeteleri hem iç hem dış kitlelere yönelik hazırlanabilmektedir. Gazete, renkli ya da siyah beyaz olarak çeşitli boyutlarda çıkartılmaktadır. Sayfa sayısı ve gazetenin hangi periyotlarda yayınlanacağı kurumun yönetim kurulu tarafından halkla ilişkiler uzmanlarına bildirilmektedir. Haber bültenleri de kurumsal yayınların kapsamına girmektedir. Haber bültenleri, belirli kitlelerin ilgi alanına giren haberlerin olduğu, küçük gazete ya da broşürler olarak adlandırılmaktadır. Bültenler güncel bilgileri içermektedir. Haber bültenleri halkla ilişkiler uzmanları ve medya çalışanları arasında köprü görevini üstlenmektedir. Medya, bültenler aracılığıyla kurumların çalışmaları hakkında bilgi edinmekte ve gerekli bulduğu zaman mecrasında haber olarak yayımlamaktadır. Haber bültenlerinde başlıklar açık ve kısa olmalı, tarihler yer almalı ve bülten süreklilik göstermelidir. Kurum dergileri, kurum gazetelerinden kağıt kalitesi, içeriği, yayın süreleri açısından farklılık göstermektedir. Kurumsal dergilerde kuruma ait haberler önplana çıkartılmakta böylece okurla kurum arasında bağ kurulması hedeflenmektedir. Dergide verilmek istenen mesajlar gazetelere kıyasla daha kalıcıdır bunun sebebi dergilerin okuyucular tarafından tekrar tekrar gözden geçirilmesidir. Dergilerde kurumun personelini ilgilendiren bilgilere yer verilmektedir çünkü amaç kurumun çalışanlarına kurumun vizyonunu, misyonunu, hedeflerini dergi aracılığı ile vermektir. Kurumlar genellikle yayın işine küçük bütçeler ayırıp daha az sayfalı bülten ya da gazeteler yayınlarken bugün artan rekabet ortamı ile bu alana daha büyük bütçeler ayırarak içerik ve görsel kalitelerini arttırmıştır. Bugün kurumlar, kurum yayınlarının, kurum imajına katkı sağladığı bilincine varmıştır. Okuyucular tarafından ilgiyle okunan bir dergi için dergiye verilecek olan ismin uygun olması, tasarımının ilgi çekici olması, derginin amaçlarının açık olarak belirtilmesi gereklidir. Kurumsal dergilerde kurumun aldığı ödüller, kurumun destek verdiği sosyal sorumluluk projeleri, kurum yöneticileri ile ilgili bilgiler, kurumun tarihi, kurumun yeni çıkan ürünleri ile ilgili tanıtıcı bilgiler, kurumun yatırım çalışmaları, kurmuş olduğu yeni ortaklıklar ile ilgili bilgiler yer almalıdır.
İnsörtler, dergi ya da gazetelerin içinde okuyucuya sunulan bilgilendirme amaçlı broşür ve kitapçıklardır. İnsörtler aracılığı ile kurumların yapmış oldukları kampanyalar hakkında detaylı bilgi vermek mümkündür. Broşürler ise, topluma kurumun faaliyetleri ya da ürünleri ile ilgili bilgi aktarmak amacıyla hazırlanmaktadır. Broşürlerde kısa ve net bilgiler yer almalıdır. Çünkü broşürler az sayıda sayfadan oluşmaktadır. Broşürler genel ve özel olmak üzere 2 şekilde hazırlanmaktadır çünkü konusuna göre bazı broşürler herkesi ilgilendirebileceği gibi bazı broşürler özel bir kesime hitap edebilmektedir. Broşürlerde olduğu gibi el ilanları ve afişlerde yer alan bilgiler kısa ve net olmalıdır. İlanlarda ve afişlerde ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyen kişiler için kurumun iletişim bilgileri yer almalıdır. Afişlerin kullanım alanları afiş büyüklüğüne göre değişkenlik göstermektedir. Büyük boyutlu afişler dış mekanlar için, küçük boyutlu afişler iç mekanlar için uygundur. Afişler kullanımlarına göre reklam, kültürel ve sosyal olmak üzere 3’e ayrılmaktadır. Kurumun ürün ya da hizmetini tanıtma amaçlı afişler reklam, kurumun sergi, festival gibi etkinliklerini duyurmak için hazırlanan afişler kültürel, sağlık, çevre gibi konularla ilgili toplumu uyarıcı nitelikteki afişlere ise sosyal afişler denilmektedir. Afişler, tek yönlü iletişim araçlarıdır. Dolayısıyla herkese mesajın iletilmesi amaçlanır. Bu sebepten dolayı afişler, belli bir kesimden ziyade herkese yönelik olarak hazırlanmaktadır. Reklamlar, kurumların tanıtılmasında ve markanın imajının yaratılmasında katkısı olan araçlardır. Basılı bir reklam metni, tespit etmiş olduğu hedef kitlenin ilgisini çekebilmeli, kitleyi harekete geçirmeli ve reklam metninde yer alan başlıkların birbirleri ile uyumlu olmalıdır. Reklamın son bölümü vurucu bir mesaj ile tamamlanmalıdır. Reklam metni açık ve anlaşılır bir dille yazılmalı ve reklamda kurumun logosu yer almalıdır. Reklamlarda görsel öğeler kullanmak da ilgi çekmektedir. Halkla ilişkiler uzmanlarının en çok emek verdiği işlerden biri de konuşma metni yazımıdır. Etkili bir konuşma metnini yazabilmek için metnin çizgisi olmayan bir kağıda çift satır aralığı ile bilgisayar ya da daktilo aracılığıyla yazılması, eğer ihtiyaç duyulursa da konuşma esnasında yararlanabileceği not kartlarının hazırlanması gereklidir. Konuşma gerçekleşmeden önce konuşmayı dinleyecek olan grubun da oluşturulması gereklidir. Bunun için konuşmayı yapacak olan kişi ilk olarak dinleyiciyi selamlamalı ve gruba yapacağı konuşmanın içeriğini, amacını, süresini belirten bir önbilgilendirme açıklaması yapmalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İkincil Veriler Nedir?

“ Bilgi veren, sorunu çözmemize ya da karar vermemize yardımcı olan her türlü bilgi ya da olguya veri adı verilir .” [1] Bir araştırmanın yapılabilmesi için verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Araştırma öncesinde hangi verilere ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi gereklidir. İster nitel, ister nicel araştırma olsun gerekli olan verileri elde etme yöntemleri çeşitlilik göstermektedir. Örneğin kütüphane, deneyler, gözlemler, kurum ve kuruluşlardan verilerden elde edebilmek mümkündür. Burada önemli olan araştırma için kullanılan verilerin doğru olmasıdır. [2] Araştırma kaynakları ve kurumsal kaynaklar birbirinden farklılık göstermektedir. Araştırma raporları, geçmiş zamanda gerçekleştirilmiş araştırmaların raporlarını içermektedir. Oysa ki kurumsal kaynaklar dergiler, makaleler, gazeteler vb. yayınları içermektedir. Kaynaklar birincil veri ve ikincil veri kaynaklar olarak ayrılmaktadır. Birincil veri kaynaklarda yazar, olayın bizzat tanığıdır. Yazarın hayatta olup olmadığı önemli değildir.

Pazarlamanın Tarihsel Gelişimi ve Dönüşümü

Pazarlama tarihi, insanlık tarihi kadar eskiye dayandırılmaktadır. 1850’li yıllardan itibaren pazarlama alanı birçok evrimleşme geçirmiştir. Kavramın evrimleşmesinin nedenleri; teknolojinin, özellikle internetin yaygınlaşması, globalleşmenin meydana gelmesi ve insanların eğitim alma sürelerinin artmasıyla bilinçlenmenin artması olarak gösterilmektedir. Bütün bu nedenler neticesinde dünya tek bir Pazar konumuna gelmiştir. İletişim araçlarının gelişimi ile iletişim artmış ve böylece pazarlama kavramı değişim sürecine girmiştir. Geleneksel pazarlama, üretim ve satış kavramlarına vurgunun yapıldığı bir dönemi kapsamaktadır. Geleneksel pazarlamanın temel amacı en uygun ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurma karmasını oluşturmaktır. İşletme odaklı bir yaklaşım söz konusudur. Geleneksel pazarlamada ne kadar çok kişiye satış yaparsan o kadar iyi mantığı bulunmakta, dolayısıyla müşterilerin özellikleri, davranışları, yaklaşımları dikkate alınmamaktadır. Müşteri hep geri planda kalmaktadır. Çünkü ü

Kuhn'un Paradigması

        Thomas Kuhn’un kaleme aldığı 1962 yılında yayınlanan “Bilimsel Deneyimlerin Yapısı” adlı eser, bilim dünyasında geniş bir etki yaratmış, konunun analizi açısından farklı bir yer edinmiş, pek çok bilim adamı tarafından bilim dünyasına yol gösteren bir eser olarak tanımlanmıştır.  19. yy ile birlikte Evrim Teorisi’nin ortaya çıkmasıyla toplum bilimleri ve doğa bilimleri önem kazanmaya başlamıştır. Ünlü bilim felsefecisi Imre Lakatos’a göre bilimsel geçmişi olmayan bilim felsefesi bir işe yaramayacağı görüşüne nazaran Kuhn’un görüşü, bilim tarihini bozmaya yönelik uygulamaların bilime zarar vereceği şeklinde olmuştur. Bilgilerin nesnel ölçütlerle ölçülebileceğinden ziyade çeşitli ama kendi içinde birbiriyle örtüşen izlenimlerin çatışmasıyla ortaya çıkan kavramsal değimlerle yaratılabileceğinden bahsetmektedir. Kuhn, birbiri ile rekabet içinde olan birbirinden farklılık gösteren bilimsel bakış açısına “Paradigma” adını vermiştir. Bu kavram dahilinde bilim ve bilim adamı tanımların