Ana içeriğe atla

Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Tanımı ve Gelişim Nedenleri Günümüzde Ne Derece Geçerlidir?


Globalleşme ve dolayısıyla teknolojik imkanların gelişimi ile birlikte sosyal, kültürel ve iktisadi alanlarda birçok değişiklik olmuş, bu değişimler pazarlama alanını ister istemez değişime sürüklemiştir. Tüketicilerin artan taleplerine cevap verebilmek adına pazarlama iletişimi kavramı doğmuştur. Pazarlama iletişimi ile tüketicilerin taleplerine cevap verebilmek için etkili bir iletişim kurmak adına çeşitli kanallara iletiler gönderilmesi hedeflenmiştir. Bundan sonraki aşama olan bütünleşik pazarlama iletişimi ise, kurumun hedeflerinin ve faaliyetlerinin tek bir elden bütünlük içinde uygulanmasını sağlamaktır. (Güçdemir, 2004, s.374). Bütünleşik pazarlama iletişiminde, tüketicilere yoğunlaşma vardır. Tüketicilerin davranışları analiz edilerek nasıl bir strateji uygulanması gerektiğini belirler, yatay bir planlama modeline sahiptir. Örneğin bir ürünün promosyonu kadar ambalajı da önemlidir. Temel hedefi tüketici ile bağ kurarak, tüketicinin satın alma faaliyetlerini olumlu yönde etkilemektedir. (Büyükbaykal, 2001, ss.321-324).
21. yüzyılda tüketicilerin algı ve ürün tercihlerindeki değişim, rekabet, reklamlar, beklenti değişimleri ile pazarlama iletişiminin tek bir çatı halinde birleştirilmesi yönündeki istekleri arttırmıştır. Artık tüketiciler çok daha bilinçli bir şekilde tüketim yapmaya başlamışlardır. Tüketicilere çeşitli iletişim kanallarından gelen mesajlarla ulaşmak güçleşmiştir. Bu mesajları aşabilmek ve tüketiciye ulaşabilmek adına kurumların tüketiciye vereceği mesajların kendi aralarında tutarlı olması gereklidir. Bütün bu nedenlerden dolayı iletişim çalışmalarının bir bütünsellik içinde ele alınması gereklidir. (Oyman ve İnam, 2007, ss.54-56).
Bütünleşik Pazarlama İletişiminin birçok tanımı bulunmaktadır. Örnek olarak “Schultz, Tannenbaum ve Lauterborn tanımlarında müşteri odaklı bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. (…) Thomas R. Duncan ise bütünleşik pazarlama iletişiminde hedef kitlelere hissedarlar, çalışanlar ve diğer ilgili gruplara gönderilen mesajlar ile ürünün, markanın topluma gönderdiği tüm mesajların stratejik olarak denetlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.” (Yolaç ve Demir, 2004, s.122). Bütünleşik pazarlama iletişiminin kurumlar tarafından benimsenmesinin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Artık günümüzde tüketiciler mal ya da hizmetten faydalanırken daha fazla bilgi almak istiyorlar. Geleneksel medyanın güncelliğini yitirmeye başlamasından dolayı bütünleşik pazarlama iletişimi önemini arttırmıştır. Bununla birlikte küreselleşmenin getirisi ile küresel rekabetin artması, yeni medyanın kullanım alanının genişlemesi vb. sebeplerden dolayı da bütünleşik pazarlama iletişimi güncelliğini yitirmemiştir. (Yolaç ve Demir, 2004, s.125). 1990’lı yıllar itibariyle kurumların yurt dışı pazarlama faaliyetleri artmış ve bütünleşik pazarlama iletişimi kavramı her geçen gün daha fazla öneme sahip olmuştur. 2000’li yıllarda ise bütünleşik pazarlama iletişimi kavramı stratejik bir öneme sahip olmuştur. Bu süre zarfında bütünleşik pazarlama iletişimi, marka bağlılığı ve sadakatini sağlamak, müşteri memnuniyetini yaratmak, sadık müşteri kazanmak gibi hedeflerini gerçekleştirme yolunda önemli adımlar atmıştır. (Çarlık, Altunışık ve Sütütemiz, 2013, ss.137-141).
Türkiye’de ise 1990’lı yıllardan itibaren özel televizyon kanallarının gelmesi, internetin birçok kişi tarafından kullanılıyor olması, cep telefonunun yaygınlaşması, uluslararası kurumların Türkiye’ye gelmesi, serbest piyasanın oluşması, Avrupa Birliği müzakereleri ve Gümrük Birliği’ne giriş ile birlikte Türkiye adını dünya pazarlarında duyurur olmuş ve pazarlama, iletişim, halkla ilişkiler önemini arttırmıştır. 1990’lı yıllara kadar kitlesel reklam kullanılmaktaydı. Sayıları az olmakla birlikte bazı ajanslar toplu posta gönderimi, basın bülteni gönderimi vb. faaliyetlerde bulunsa da bu uygulamayı yapanların sayısı azdı. 1990’lı yıllardan sonra Türkiye, bu tür iletişim araçlarının yeterli olmadığının farkına varmış, tüketicilere hakim olmak amacıyla mesajların tüketiciye toplu bir şekilde iletilmesinin mantığını kavramaya başlamıştır. 2000’li yıllarda ise özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde kitlesel reklam tanıtım yaklaşımı geçerliliğini iyice kaybetmeye başlamıştır. Bunun sebeplerini Philip Kotler şu sebeplere bağlamıştır: Artık kişiler televizyon izlemiyor, televizyon izleyenlerin çoğu ise reklam izlemeyi tercih etmiyor. Günümüz insanları vakitlerinin çoğunu internet ile geçiriyor. Ayrıca televizyon reklamlarının maliyetlerinin çok yüksek olması da şirketlerin pazarlama stratejilerini değiştirmesinin en önemli argümanlarından birini oluşturmaktadır. (Tunçel, 2009, ss.117-123).
Bütünleşik pazarlama iletişiminin bütünleşikliğinin tüketicinin algısında oluşmasını isteyen pazarlamacılar, bütünleşik pazarlama alanına yeni boyutlara geçilmesi gerektiğinden bahsetmiştir. Bu boyutlar; kulaktan kulağa pazarlama boyutu ve yeni kişisel-bütünleşik iletişim modelidir. Yapılan çalışmalara göre kulaktan kulağa pazarlamanın öneminin arttığı gözlenmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri çok fazla sayıda reklamın çok fazla mesaj içermesi dolayısıyla insanların reklamlara olan inancının azalması ve çevresindeki insanların duygu ve düşüncelerini çok daha fazla önem göstermesi ve tüketimlerini çevresinden aldığı duyumlar doğrultusunda şekillendirmesidir. Ayrıca günümüzdeki en hızlı ve en kolay iletişim aracı internettir. İnternet sayesinde Twitter, Facebook gibi sosyal paylaşım siteleri ya da çeşitli blog sayfaları tüketicilerin fikirlerini açıkça paylaşabildiği ve sesini yüzlerce kişiye duyurabildiği mecralar haline gelmiştir. Özellikle internette yer alan şikayet ve tavsiye siteleri de kişilerin seslerini duyurabileceği kulaktan kulağa pazarlamanın en güzel örneğini oluşturmaktadır. Böylece internet kullanıcıları hangi ürünlerden şikayet edildiğini hangi malların bu şikayetlere karşı duyarlı olup, çözüm üretebildiğini görmekte ve yaptığı paylaşımlar sayesinde aynı anda birçok kişiye ulaşabilmekte ve onların düşünce ve tutumlarını etkileyebilmektedir. Bir diğer boyut olan kişisel bütünleşik pazarlama modeli ise tüketici, geleneksel pazarlama iletişimi araçları, sanal ortam ve kulaktan kulağa pazarlama kaynaklarından bilgi edinmektedir. Bütün bu iletişim modelleri birbiriyle bağlantılı bir şekilde ilerlemektedir. Kısacası tüketiciler bu iletişim araçlarından birine başvurarak karar verir, burada bütünleşik pazarlama iletişimine düşen görev ise karar aşamasında ihtiyaç duyulan bilgileri göndermektir. (Bütünleşik Pazarlama İletişimi dersi notları) Artık katı, ulaşılmaz bir süreç yerine, tüketicilerin aktif bir rol oynadığı bir dönem vardır. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte ürünlerin sipariş, dağıtım süreleri kısalmakta ve tüketiciler ürün ya da hizmetlerinden memnun kalmadıkları kurumları çeşitli mecralarda şikayet edebilmektedir. Tüketici bilincinin arttığı bir dönemden söz edebilmek mümkündür.                                         

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İkincil Veriler Nedir?

“ Bilgi veren, sorunu çözmemize ya da karar vermemize yardımcı olan her türlü bilgi ya da olguya veri adı verilir .” [1] Bir araştırmanın yapılabilmesi için verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Araştırma öncesinde hangi verilere ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi gereklidir. İster nitel, ister nicel araştırma olsun gerekli olan verileri elde etme yöntemleri çeşitlilik göstermektedir. Örneğin kütüphane, deneyler, gözlemler, kurum ve kuruluşlardan verilerden elde edebilmek mümkündür. Burada önemli olan araştırma için kullanılan verilerin doğru olmasıdır. [2] Araştırma kaynakları ve kurumsal kaynaklar birbirinden farklılık göstermektedir. Araştırma raporları, geçmiş zamanda gerçekleştirilmiş araştırmaların raporlarını içermektedir. Oysa ki kurumsal kaynaklar dergiler, makaleler, gazeteler vb. yayınları içermektedir. Kaynaklar birincil veri ve ikincil veri kaynaklar olarak ayrılmaktadır. Birincil veri kaynaklarda yazar, olayın bizzat tanığıdır. Yazarın hayatta olup olmadığı önemli değildir.

Pazarlamanın Tarihsel Gelişimi ve Dönüşümü

Pazarlama tarihi, insanlık tarihi kadar eskiye dayandırılmaktadır. 1850’li yıllardan itibaren pazarlama alanı birçok evrimleşme geçirmiştir. Kavramın evrimleşmesinin nedenleri; teknolojinin, özellikle internetin yaygınlaşması, globalleşmenin meydana gelmesi ve insanların eğitim alma sürelerinin artmasıyla bilinçlenmenin artması olarak gösterilmektedir. Bütün bu nedenler neticesinde dünya tek bir Pazar konumuna gelmiştir. İletişim araçlarının gelişimi ile iletişim artmış ve böylece pazarlama kavramı değişim sürecine girmiştir. Geleneksel pazarlama, üretim ve satış kavramlarına vurgunun yapıldığı bir dönemi kapsamaktadır. Geleneksel pazarlamanın temel amacı en uygun ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurma karmasını oluşturmaktır. İşletme odaklı bir yaklaşım söz konusudur. Geleneksel pazarlamada ne kadar çok kişiye satış yaparsan o kadar iyi mantığı bulunmakta, dolayısıyla müşterilerin özellikleri, davranışları, yaklaşımları dikkate alınmamaktadır. Müşteri hep geri planda kalmaktadır. Çünkü ü

Kuhn'un Paradigması

        Thomas Kuhn’un kaleme aldığı 1962 yılında yayınlanan “Bilimsel Deneyimlerin Yapısı” adlı eser, bilim dünyasında geniş bir etki yaratmış, konunun analizi açısından farklı bir yer edinmiş, pek çok bilim adamı tarafından bilim dünyasına yol gösteren bir eser olarak tanımlanmıştır.  19. yy ile birlikte Evrim Teorisi’nin ortaya çıkmasıyla toplum bilimleri ve doğa bilimleri önem kazanmaya başlamıştır. Ünlü bilim felsefecisi Imre Lakatos’a göre bilimsel geçmişi olmayan bilim felsefesi bir işe yaramayacağı görüşüne nazaran Kuhn’un görüşü, bilim tarihini bozmaya yönelik uygulamaların bilime zarar vereceği şeklinde olmuştur. Bilgilerin nesnel ölçütlerle ölçülebileceğinden ziyade çeşitli ama kendi içinde birbiriyle örtüşen izlenimlerin çatışmasıyla ortaya çıkan kavramsal değimlerle yaratılabileceğinden bahsetmektedir. Kuhn, birbiri ile rekabet içinde olan birbirinden farklılık gösteren bilimsel bakış açısına “Paradigma” adını vermiştir. Bu kavram dahilinde bilim ve bilim adamı tanımların