Ana içeriğe atla

Avrupa Birliği Bölgesel Politikalarının Genel Çerçevesi


 Avrupa Topluluğu Kurucu Anlaşması'nın Ekonomik ve Sosyal Uyum başlığı altındaki 130A maddesinde bölgesel politikanın ana hedefleri net olarak belirtilmekteydi: bölgeler arası ekonomik farklılıkları azaltmak ve dezavantajlı bölgelerinin kalkınmasına yönelik politikalar üretmek.[1]Avrupa Birliği bölgesel kalkınmayı sağlaya bilmek için birlik içerisinde bazı fonları araçlaştırmıştır.  Bu fonların genel olarak amaçları üç ana başlık altında toplayabiliriz. Geri kalmış bölgeleri yeniden yapılanmasını sağlamak ( bu bölgeler gayri safi yurtiçi hasılası AB ortalamasının %75'inden az olanlar) ; yapısal problemi olan bölgelerin ekonomik ve sosyal uyumunu desteklemek; eğitim, meslek eğitimi ve istihdam sistemlerinin ve politikalarının modernizasyonunu ve uyumunu desteklemek olarak bu üç ana başlığı açabiliriz.[2] Bu amaçları gerçekleştiren dört yapısal fon vardır. Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (European Regional Development Fund), Avrupa Sosyal Fonu (European Social Fund), Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu ve Balıkçılığın Yönlendirilmesi İçin Mali Araçlar (European Agricultural Guidance and Guarantee Fund and Financial Instruments for Fisheries Guidance).[3]
ñ  Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu; Fon, öncelikli olarak geri kalmış bölgelerdeki altyapı projelerine (ulaşım, telekomünikasyon, turizm hizmetleri, sağlık ve eğitim, sınai kalkınma ve çevre ile ilgili projeler) ve üretime yönelik yatırım projelerine (fabrika ve diğer işyerleri binaları, yeni teknoloji, yeni iş sahalarının, özellikle küçük ve orta ölçekli işyerlerinin, geliştirilmesi, turizm, personel eğitimi, araştırma ve geliştirme ile ilgili projeler) mali yardımda bulunur. Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu, üye ülkelerdeki yerel yönetim birimleri tarafından yürütülen veya yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları alanına giren ve fonun desteklediği öncelikler kapsamına giren projeler için de önemli bir kaynak olarak hizmet etmektedir.
ñ  Avrupa Sosyal Fonu, Fonun yardımları, sadece belirli bölgeler için değil, Avrupa Birliği içindeki bütün birimler ve bölgeler içindir. İşsizliği -özellikle uzun süreli- azaltmaya yönelik yeni iş sahaları açmayı, mesleki eğitimi ve iş sahibi olma konusunda danışmanlığı amaçlayan projeler, fon tarafından destek alabilmektedir. Görev alanına giren yerleşim birimlerinde, personel istihdam eden, ekonomik, sosyal ve kültürel hizmetler yapan, yeni iş sahalarının açılmasında bizzat girişimci veya özel sektöre yol gösterici ve kolaylık sağlayıcı kurumlar olan yerel yönetimler, sayılan amaçları sağlamaya yönelik projeler için Avrupa Sosyal Fonu’ndan yardım alabilmektedir.
ñ  Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu, Ortak Tarım Politikası’nın kapsamında bulunan kırsal kalkınma politikasını destekler, kırsal kalkınmayla ilgili farklı faaliyetleri finanse eder. Tarımsal işletmelerce yapılan yatırımlar, genç çiftçiler için başlama desteği, mesleki eğitim, dezavantajlı bölgeler için yardımlar, tarımsal çevre tedbirleri, tarım ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, ormanların geliştirilmesi ve teşvik edilmesi gibi faaliyetler bu kapsama girer.
ñ  Balıkçılığın Yönlendirilmesi İçin Mali Araçlar, balıkçılık sektörünün intibakına yardım etmeye yönelik Ortak Balıkçılık Tedbirlerinin gerçekleştirilmesine ilişkin farklı faaliyetleri finanse eder. Filo modernleşmesi, kültür balıkçılığının geliştirilmesi, deniz alanlarının korunması, balıkçı limanlarında tesisler inşa edilmesi, balık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, ürünlerin tanıtımı gibi faaliyetler de bu kapsamdadır. Bölgesel politika açısından asıl önem taşıyan yapısal fonlar ise, Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu ve Avrupa Sosyal Fonu’dur.
Bu yapısal fonların yanı sıra; Uyum Fonu (The Cohesion Fund), Avrupa Yatırım Bankası Fonları (The European Investment Bank – EIB), Avrupa Tarımsal Garanti ve Yönverme Fonu /  Garanti Bölümü (EAGGF/Guarantee Section), Diğer mevcut finansal araçlarla da bölgesel kalkınmaya yardımcı olunmaya çalışılır.




[1]    Can Ergüder ve Kocagül Akdenizli Dilek; Avrupa Birliği'nde Bölgesel Politikanın Gelişimi ve Yapısal Fonlar, TEPAV, Temmuz 2008, Syf:7
[2]    Kösecik Muhammet ve Koçak S. Yaman; Avrupa Birliği Bölgesel Politikası ve Yapısal Fonlar, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu Cilt II “Devlet Planlama Teşkilatı”, Mart 2004; Syf: 1-19
[3]    Bakınız Dipnot 2

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İkincil Veriler Nedir?

“ Bilgi veren, sorunu çözmemize ya da karar vermemize yardımcı olan her türlü bilgi ya da olguya veri adı verilir .” [1] Bir araştırmanın yapılabilmesi için verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Araştırma öncesinde hangi verilere ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi gereklidir. İster nitel, ister nicel araştırma olsun gerekli olan verileri elde etme yöntemleri çeşitlilik göstermektedir. Örneğin kütüphane, deneyler, gözlemler, kurum ve kuruluşlardan verilerden elde edebilmek mümkündür. Burada önemli olan araştırma için kullanılan verilerin doğru olmasıdır. [2] Araştırma kaynakları ve kurumsal kaynaklar birbirinden farklılık göstermektedir. Araştırma raporları, geçmiş zamanda gerçekleştirilmiş araştırmaların raporlarını içermektedir. Oysa ki kurumsal kaynaklar dergiler, makaleler, gazeteler vb. yayınları içermektedir. Kaynaklar birincil veri ve ikincil veri kaynaklar olarak ayrılmaktadır. Birincil veri kaynaklarda yazar, olayın bizzat tanığıdır. Yazarın hayatta olup olmadığı önemli değildir.

Pazarlamanın Tarihsel Gelişimi ve Dönüşümü

Pazarlama tarihi, insanlık tarihi kadar eskiye dayandırılmaktadır. 1850’li yıllardan itibaren pazarlama alanı birçok evrimleşme geçirmiştir. Kavramın evrimleşmesinin nedenleri; teknolojinin, özellikle internetin yaygınlaşması, globalleşmenin meydana gelmesi ve insanların eğitim alma sürelerinin artmasıyla bilinçlenmenin artması olarak gösterilmektedir. Bütün bu nedenler neticesinde dünya tek bir Pazar konumuna gelmiştir. İletişim araçlarının gelişimi ile iletişim artmış ve böylece pazarlama kavramı değişim sürecine girmiştir. Geleneksel pazarlama, üretim ve satış kavramlarına vurgunun yapıldığı bir dönemi kapsamaktadır. Geleneksel pazarlamanın temel amacı en uygun ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurma karmasını oluşturmaktır. İşletme odaklı bir yaklaşım söz konusudur. Geleneksel pazarlamada ne kadar çok kişiye satış yaparsan o kadar iyi mantığı bulunmakta, dolayısıyla müşterilerin özellikleri, davranışları, yaklaşımları dikkate alınmamaktadır. Müşteri hep geri planda kalmaktadır. Çünkü ü

Kuhn'un Paradigması

        Thomas Kuhn’un kaleme aldığı 1962 yılında yayınlanan “Bilimsel Deneyimlerin Yapısı” adlı eser, bilim dünyasında geniş bir etki yaratmış, konunun analizi açısından farklı bir yer edinmiş, pek çok bilim adamı tarafından bilim dünyasına yol gösteren bir eser olarak tanımlanmıştır.  19. yy ile birlikte Evrim Teorisi’nin ortaya çıkmasıyla toplum bilimleri ve doğa bilimleri önem kazanmaya başlamıştır. Ünlü bilim felsefecisi Imre Lakatos’a göre bilimsel geçmişi olmayan bilim felsefesi bir işe yaramayacağı görüşüne nazaran Kuhn’un görüşü, bilim tarihini bozmaya yönelik uygulamaların bilime zarar vereceği şeklinde olmuştur. Bilgilerin nesnel ölçütlerle ölçülebileceğinden ziyade çeşitli ama kendi içinde birbiriyle örtüşen izlenimlerin çatışmasıyla ortaya çıkan kavramsal değimlerle yaratılabileceğinden bahsetmektedir. Kuhn, birbiri ile rekabet içinde olan birbirinden farklılık gösteren bilimsel bakış açısına “Paradigma” adını vermiştir. Bu kavram dahilinde bilim ve bilim adamı tanımların